Çağdaş Ankara’da siyaset gazeteciliği konuşuldu

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesinin 14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala düzenlediği söyleşide Ankara gazeteciliği ve siyaset muhabirliği konuşuldu. Mülkiyeliler Birliği Kültür Merkezi’nde “Seçimler Yaklaşırken: Ankara Gazeteciliği ve Siyaset Muhabirliği” başlığı ile gerçekleştirilen söyleşide deneyimli siyaset gazetecileri Ünsal Ünlü ve Sedat Bozkurt konuşmacı yer alırken söyleşinin kolaylaştırıcılığını ise Medyascope muhabiri Özgecan Özgenç yaptı.

Söyleşide siyaset haberlerinin hazırlanmasındaki süreçlerde yaşananlar, kulis haberciliğinin ne olduğu ile dünü, bugünü ve sızdırılan bilgiler karşısında gazetecilerin duruşu gibi konular ele alındı. Medya ve iktidar ile gazeteci ve siyasetçi ilişkilerinin irdelendiği söyleşide ayrıca siyasete giren gazeteciler konusu ele alındı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan ÇGD Ankara Şube Başkanı Demet Aran, gazeteciliğe dair yürütülen tartışmaları ilerletmenin gerekli olduğunu dile getirerek, “Seçim dönemlerinde meslektaşlarımızın emekleriyle ülke yönetimine dair çok önemli haberlerin kamuoyu ile paylaşıldığı doğru ancak bu haberlerin nasıl süreçlerde hazırlandığı bugünkü konularımızdan biri olacak. Kulis haber diye neredeyse her gün sızan, sızdırılan ya da gerçekten meslektaşlarımızın çabasıyla ortaya çıkan haberler görüyoruz. Nedir kulis haber, onu konuşacağız. Gazeteci-siyasetçi ilişkisini konuşacağız. Siyasete soyunan gazetecileri konuşacağız. Özetle seçim öncesi gazeteciler neler yapar, haber üretirken hangi tartışmaları yapar, kaynağı ile nasıl ilişki kurar ve nerelerde zorlanır sorularına birlikte yanıt arayacağız” dedi.

“Bağımsız gazetecilik siyasetçiyi denetlemekle yükümlüdür”

Söyleşide ilk olarak Anka Haber Ajansı, ATV, Birgün Gazetesi ve Fox TV gibi kuruluşlarda görev yapmış olan şimdi ise Kısa Dalga’da yazarlık yapan Sedat Bozkurt söz aldı. Gazeteci ve iktidar ilişkisine dair Türkiye’de sandık üzerinden kurulan bir demokrasi olduğunu bu nedenle medyanın özel önem taşıdığını dile getiren Bozkurt, “Çünkü insanlar politik görüşlerini oluştururken doğru bilgiye ihtiyaç duyarlar. Siyasetçi vaatlerini medya aracılığıyla seçmeniyle buluşturur. Bağımsız gazetecilik siyasetçi ile seçmeni buluşturmanın görevinin dışında seçmen adına siyasetçiyi denetlemekle yükümlüdür. Elde ettiği bilgileri seçmenle paylaşır. Bir sonraki seçimde seçmen ya siyasal tercihini değiştirecektir ya da ısrarcı olacaktır” diye konuştu.

Tarafsız gazeteciliğin olmadığını, gazetecinin halktan yana taraf olduğunu dile getiren Bozkurt, gazetecilerin halkın taleplerini, itirazlarını halk adına yüksek sesle dile getirdiğini ve bir nevi onlara önderlik ettiğini söyledi. Bu nedenle siyasi kurumların hiçbirinin bağımsız gazeteciyi sevmediğini aktaran Bozkurt, iktidarın mülkiyetinde olan medya kurumlarında gazetecilik yapılmadığını, bağımsız medya kuruluşlarının ise habere kolayca erişmediğini ifade ederek, “Bağımsız gazetecilik yapılan kaynaklardan bilgi lazım, o bilgiyi şekle sokacak bir yorum lazım. Önümüzdeki seçimlerin de sağlıklı olması için bağımsız gazeteciliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Çürüme her yerde var. Ülkedeki bu çürümeyi ancak medya ile önleyebilirsiniz. Çünkü medya size doğruları söyleyebilir, yanlışları anlatabilir. Bağımsız medya geniş halk kitlelerin bir buluşma noktası olabilir. Bu nedenle bağımsız medyayı istemiyorlar” dedi.

“Gazeteci kamudan yana taraftır”

TRT, CTV, NTV ve Habertürk televizyonlarında görev yapmış olan ve gazeteciliğe sosyal medya üzerinden yaptığı bağımsız yayınlarla devam eden Ünsal Ünlü ise, siyasetçilerin gazetecilerle uğraşmasının doğal olduğunu çünkü gazetecinin kamudan yana taraf olduğunu, siyasetçilerin ise kamu yararı aksine işler yapıp para ya da güç kazanmaya çalıştığını söyledi. Ünlü, “Son 20 yılda bunun dışında gazetecilerle uğraşma metodundaki değişikliğe tanık olduk. AKP önce birtakım medya şirketlerinin içine tohumlar attı. Bu insanlarla birlikte yapıyı değiştirirken kendi kurduklarının işe yaramadığını görünce diğerlerini yok etmeye başladılar. 10 sene çalıştığım NTV kıymık kıymık yok edildi. Aynı şey CNN Türk’e HaberTürk’e yapıldı. Bu ülkede hukuk, sağlık sistemi nasıl yok edildiyse, eğitim politikası nasıl yıkıldıysa medya da öyle yıkıldı” diye konuştu.

“Gazeteciliğin temelinin mesafedir”

Gazeteci ve haber kaynağı arasındaki ilişkiye dair ise gazeteciliğin temelinin mesafe olduğunu söyleyen Ünlü, “Çok yakın olursanız da çok uzak durursanız da haber alamazsınız. Öyle bir mesafede durmanız gerekiyor ki haber alabilesiniz. Mesafeyi tutturabilmenin yöntemi sadece doğru ve haklı haberin peşinden gidebilmek. Zaman zaman siyasilerle kurulan ilişkide mesafeyi kontrol etmekte zorlandığınız anlar olabilir ama asıl olan yapacağınız haberdir” dedi.

“Milli güvenlik gazetecinin kaygısı değildir”

Gazeteci ve haber kaynağı ilişkisiyle ilgili olarak ilişkiyi gazetecinin koruyacağını söyleyen Bozkurt, gazeteciye bilgi sızdıran siyasetçinin bir niyetinin olduğunu ancak gazetecinin böyle bir niyetinin olamayacağını söyledi. Gazeteciliğin kamuoyundan saklanan bilginin ele geçirilip yayımlanması olduğunu dile getiren Bozkurt, “Devleti yönetenler sizin bazı şeyleri bilmenizi istemezler çünkü devlet onlar için bir varlık nedenidir ve ondan menfaatlerinler. Kamu yararı varsa elinize gelen bilgi ya da belgeyi paylaşırsınız. Burada sizin karşınıza devlet güvenliği, milli güvenlik diye çıkamazlar. Bunlar gazetecinin kaygısı değildir, devleti yönetenlerin kaygısıdır. Bilgiyi sızdıranın niyeti olabilir ama gazeteci o niyetin parçası olamaz. Ayrıca gazeteci bu bilgiye sahip olurken gazetecilik ilke ve değerlerine aykırı iş yapamaz. O belgeye sahip olmak için farklı ilişkilere giremezsiniz” ifadelerini kullandı.

“Kulis haberciliği güven ilişkisi ve deneyim ile yürüyebilir”

Kulis haberleri ile ilgili olarak da eskiden partilerin kolektif olarak yönetildiğini ancak artık partileri tek kişinin yönettiğini söyleyen Bozkurt, “Partinin ikinci üçüncü isimleri bize ‘Ne olacak’ diye bize soruyor. Kimin bakan olacağını bile siyasiler bizimle birlikte öğreniyor. Cumhur İttifakı diye cümleler kuruyoruz ama öyle bir ittifak yok orada iki kişi var. Bir araya gelip karar alıyorlar ve yukarıdan aşağıya herkes bu karara uyuyor. Oradan kulis haber alamıyorsunuz” diye konuştu. Kulis haberlerinin sorununun gazetecinin kendi tanıklığına dayanmadığını, başka birinden alınan bilgilerin aktarıldığını söyleyen Bozkurt, bunun başlı başına bir risk olduğunu ancak kurulan güven ilişkisi ve deneyim ile yürüyebileceğini aktardı.

“Siyaset seçilirse gazetecilik sonlanır”

Siyasete atılan gazetecilerin ve siyasete giren gazetecilerin mesleğe geri dönüp dönemeyeceği ile ilgili tartışmalar için Ünsal, gazetecilerin siyasete girmelerinin hakları olduğunu ve siyaseti bıraktıklarında tekrar gazetecilik yapabileceklerini söyleyerek, “Ancak döndüklerinde yaptıkları iş bıraktıkları haliyle ellerinde olur mu ben ona yanıt veremem. Çünkü insanlara tarafınızı belli etmiş oluyorsunuz. Gazeteciler çok iyi siyasetçi olabilirler ama siyaset yolu seçilecekse bence gazetecilik orada sonlanıyor” diye konuştu.

Bozkurt ise aynı konu için gazeteciliğin kimliğini giyip çıkaramayacağını söyleyerek “Siyasetçiyi kamuoyu adına denetleme görevine sahip. Gazetecinin denetleyeceği bir kurumun içinde yer alması o denetlemeden elde edeceği bilgi ve belgelerin haber değerini kaybetmesine yol açar. Bu nedenle gazeteci olarak siyaset yapılan kurumun içine giremezsiniz, girecekseniz de gazeteciliği kapıda bırakmanız gerekir ancak çıkarken tekrar o gazeteci gömleğini giyemezsiniz” dedi. Gazeteciliğin hayata karşı bir duruşu ifade ettiğini belirten Bozkurt, “Okuyucuyla bir güven ilişkisi kurarsınız, güveni kaybederseniz gazetecilik yapamazsınız. Hepimizin politik kimliği var. Hayata bakışınız olacaktır. Nitelikli gazetecilerin siyasete gitmesi toplum adına yararlı. Çünkü onlar meslek gereği pek çok meseleyle yakından ilgili olmuş oluyorlar, bu deneyime duruşa pratiğe sahip insanların siyasete girmeleri elbette yararlı olur” sözlerine yer verdi.