1 Kasım seçimlerinden sonra daha hükümet bile kurulmamışken ‘Saray’ın, AKP iktidarının savaş hükümeti olarak şekilleneceği açıkça ortaya çıktı. Bu savaş hükümeti, adeta 12 Eylül Darbesi gibi gazeteciliği yok etmeyi ilk hedef olarak önüne koymuş durumdadır.
AKP iktidarının, darbe günlerini andıran hegemonyanın yolunu birlikte açtıkları yapılarla kavgaya tutuşmasına bağlı olarak, 1 Kasım öncesi İpek Medya grubuna başlattığı operasyon, ifade özgürlüğünü tamamen yok etmeyi amaçlayan kapsamlı bir saldırının başlangıcı olmuştu. 1 Kasım seçimlerinin hemen ardından Nokta Dergisi’ne operasyon ve iktidar kalemşörlerinin Doğan Medya grubuna yönelik yayınladığı “gazeteci infaz listeleri” saldırının kapsamını ifşa etti.
Bu saldırı dalgasının bir ucu da Musa Anter’den, Metin Göktepe’den aldıkları bayrağı taşıyan, 90’lı yılların kanlı süreçlerinden, faili belli cinayetlerden, tutuklamalardan, bombalamalardan süzülüp gelen ‘özgür basın’ geleneğine dayandı. Özgür Gündem Gazetesi eş genel yayın yönetmenleri de dâhil 26 gazeteciye “örgüt propagandası” yapmaktan soruşturma açıldı.
İktidar, halkın haber alma hakkına ne kadar saldırırsa saldırsın, gerçeklerin üzerini örten karanlığı havuz medya organlarıyla ne kadar yaymaya çalışırsa çalışsın, amacı sadece gerçeği halka ulaştırmak olan gazetecilerin elinde tuttuğu bir tek mumun alevi bile büyük bir ışık kaynağıdır ve öyle olmaya devam edecektir. Bu karanlığa karşı mesleklerini yapan gazeteciler soruşturmalarla susturulamaz, susturulamayacaktır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak gerçeğin peşinde koşan, halkın haber alma hakkını her koşulda savunan Özgür Gündem gazetecilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. Ülkemizde gazetecilerin yalnızca güvenli ve güvenceli çalışmasının değil aynı zamanda yaşam hakkının da tehlikeye girdiğini vurguluyoruz. Tüm üye ve meslektaşlarımızı, iktidarın bu despotik uygulamalarına karşı mesleklerine ve halkına haber alma hakkına sahip çıkarak direnmeye çağırıyoruz.
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ
GENEL YÖNETİM KURULU