Ankara’da 11 Gazeteci örgütünün oluşturduğu “”G-9 Gazeteci Örgütleri platformu”” 3 mayıs “”Dünya Basın Özgürlüğü Günü”” nedeniyle açıklama yaptı.
Güvenpark’ta toplanan basın meslek örgütlerinin temsilcilerinin ortak açıklamasını ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay okudu.
1 mayıs’ta İstanbul’da yaratılan terör ortamı nedeniyle İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ve Hükümetin protesto edildiği açıklama şöyle:
Gazeteciler, ne yazık ki, Dünya Basın Özgürlüğü günü 3 Mayıs’ı, dünyanın hemen her yerinde, geçmiş yılları da aratan koşullarda karşıladılar. Bir taraftan siyasal iktidarların özgür basını hedef alan saldırıları, diğer taraftan aşırı ticarileşme ve yoğunlaşma koşulları ve bütün bunların paralelinde gerçekleşen teknolojik gelişmeler medya çalışanlarını daha olumsuz koşullarda çalışmaya mahkum ediyor. Küresel düzeydeki haber akışının, asıl işleri gazetecilikten başka her şey olan birkaç dev grup tarafından kontrol ediliyor olması, buralardan gelen bilgilerin doğruluğundan emin olmayı olanaksız kılıyor.
Öte yandan, bu ülkenin gazetecileri olarak, hemen her toplumsal olayda polis şiddetinin hedefi oluyoruz. İstanbul’da dehşet görüntülerinin hakim olduğu 2 gün önceki 1 Mayıs’ta da, Valilik, görev yapan gazetecilere karşı dikkatli davranılması konusunda uyarılmış olmasına karşın, meslektaşlarımıza kaba kuvvet uygulandı: Cop darbesiyle bir gazetecinin kolu kırıldı, bir başkası başına aldığı darbeyle hastanelik oldu, iki gazetecinin ise kameraları zarar gördü. Dünya Basın Özgürlüğü gününü anarken, gazetecilere şiddet uygulanmasını kınıyor; yaşananlardan dolayı İstanbul Emniyeti’ni, Valiliği ve Hükümeti protesto ediyoruz.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1993 yılında 3 Mayıs’ı Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak ilan ederken, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. maddesine dikkat çekerek, “”bağımsız, çoğulcu ve özgür basının tesis edilmesi, korunması ve geliştirilmesinin; ekonomik kalkınma ve bir ulusta demokrasinin korunması ve geliştirilmesi için şart olduğu”” gerçeğinden hareket etmişti. 19. madde, “”herkesin düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip olduğu; bu hakkın, hiçbir müdahale olmaksızın düşünce sahibi olma özgürlüğünü, bilgi ve kanaatleri herhangi bir iletişim aracıyla ve sınır tanımaksızın araştırma, elde etme ve yayma hakkını içerdiği””ni vurgular.
Ne yazık ki, gerek fiili ve fiziki saldırılar, gerek anti-demokratik yasalar gerekse de medya sahiplik yapısının gazetecileri mahkum ettiği iş güvencesinden yoksun çalışma koşulları bu hakkın kullanılmasını ciddi ölçüde engelliyor.
2007’de dünya genelinde öldürülen gazetecilerin sayısı, son 5 yılda sürekli artarak, 87’ye ulaştı. Meslektaşımız Hrant Dink’in katli ve yargı sürecinde adaletin yerine getirilmesi önünde karşılaşılan engeller, biz Türkiye gazetecilerinin can güvenliği konusundaki endişelerimizi de artırmaktadır.
TCY’nın 301. maddesinden yargılananların sayısının 2000’e yaklaşması ve yasada yapılan değişikliğin beklentiyi karşılamaktan uzak olması ile yasalarımızda kısıtlayıcı başka maddelerin de bulunması, ifade özgürlüğü açısından bir başka olumsuzluktur. Bu olumsuzlukların hedefinde de asıl olarak muhalif medya oturtulmaktadır.
Ülkemizin, son birkaç 3 Mayıs’ı, askeri darbe ve şeriat tartışmaları arasında karşılıyor olması da ayrı bir endişe nedenidir.
Mevcut siyasal iktidar, genel olarak yapılanı yaparak, iradesini basın ve ifade özgürlüğünü geliştirmekten çok, kendi yandaş medyasını yaratmaktan yana kullanmış ve son birkaç yılda medya-siyaset ilişkisinin çarpıcı bir yansıması olarak mevcut iktidara yakın ciddi bir medya gücü oluşmuştur.
İktidar, gazetecilerin örgütlenme ve sendikal birlik çabalarının önünü açıcı adımları değil, yıpranma gibi kazanılmış haklarını da budayarak onları medya patronları karşısında daha güçsüz kılıcı politikaları yeğlemiştir.
Biz gazeteciler, asıl sorumluluğumuzun ülkenin insanlarına karşı ve görevimizin de kamuoyunu doğru bilgilendirmek olduğu bilinciyle; daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi taleplerimizi yükseltmeye devam edecek ve daha iyi bir yaşam mücadelesinde hep halkımızın yanında olacağız.
Siyasi iktidarın şimdiye kadarki performansının, basın özgürlüğü ve sendikal haklar konusunda yasal iyileştirmeler yapılabileceği umudumuzu büyük ölçüde sarmış olduğunu vurgulamalıyız. Yine de, hükümeti, gazetecilerin özgürce çalışması önüne engeller çıkarmamaya, eleştirilere tahammüllü olmaya, medyayı tehdit eden ve hedef gösteren söylemlerden kaçınmaya ve basın emekçilerinin örgütlenme hakkını kullanabilmelerinin önünü açmaya çağırıyoruz.
Basın özgürlüğünün yalnızca gazeteciler için özgürlük değil, ama asıl olarak herkesin demokratik bir toplumda yaşamasının en önemli garantisi olduğunu anımsatmak istiyoruz.
İyi bilinmeli ki, basın özgürlüğünün olmadığı yerlerde, ne demokrasi vardır ne de özgür vatandaşlar!
G-9 GAZETECİ ÖRGÜTLERİ PLATFORMU
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Ankara Temsilciliği
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)
Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD)
Foto Muhabirleri Derneği (FMD)
Ekonomi Muhabirleri Derneği ( EMD)
Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD)
Profesyonel Haber Kameramanları Derneği (PHKD)
Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği (TURÇEV)
Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği
Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (Haber-Sen)