Metin Göktepe’nin öldürülmesi, bir gazetecilik anlayışının öldürülmeye çalışılmasıydı. Bu, gazetecilik mesleğinin kamu yararına yapılması, halkın haber alma hakkının gazeteciliğin temel direği kabul edilmesi ve ezilenlerin seslerinin duyurulmasını ilke edinen bir anlayıştı.
Böyle gazeteciler devlet tarafından öldürüldü, cezaevlerinde çürütülmek istendi, işlerinden edildi. Göktepe, devletin gazeteciler üzerindeki baskısının en yoğun ve en vahşi olduğu dönemlerden birinde objektifini halka çevirmekten, kalemini gerçekler için kullanmaktan bir adım geri durmadı. Cezası, işkenceyle öldürülmek oldu.
Devlet ve medya sermayesi bugün de bu gazetecilik anlayışını öldürmek için elinden geleni yapıyor. Cezaevlerindeki gazetecilerin, AKP eliyle işlerinden edilen gazetecilerin, ekonomik tedbir gibi sudan sebeplerle işten atılan gazetecilerin, akreditasyon süzgeciyle haberlerden elenen gazetecilerin varlığı, aslında gazeteciliğin öldürülmeye çalışıldığını anlatmaktadır bize.
Bütün bunlara rağmen yönetenler, işverenler ve özellikle AKP şunu bilmelidir ki Göktepe’nin gazeteciliği, bugünün yoluna tutulmuş bir fenerdir ve bu fener ışığından yürümeye kararlı pek çok meslektaşımız vardır.
Metin Göktepe’yi, öldürülüşünün 18. yıl dönümünde, bize bıraktığı fener ışığının izinde, saygıyla ve özlemle anıyoruz.
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ
GENEL YÖNETİM KURULU