İnsanını yaşatamayan Hükümet’e de ancak bu yakışırdı
Türkiye gün geçmiyor ki karanlık bir gün yaşamasın. Son olarak dün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Berkin Elvan davasının savcısı Mehmet Selim Kiraz, DHKP-C militanları tarafından rehin alındı ve saatler sonra yapılan operasyon, Savcı Kiraz ile iki militanın ölümüyle sonuçlandı. Dernek olarak yaşanan bu saldırıyı şiddetle kınıyor; şiddetin her türlüsüne ayrım yapmaksızın karşı durulması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Yaşanan bu acı olayın geliştiği anlar ile sonrasında yaşananlara da özel olarak dikkat çekmek istiyoruz. AKP hükümetlerinin yıllardır basın üzerinde uyguladığı sansür ve baskı bu olayda da ne yazık ki yaşandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir savcısının rehin alınması, Türkiye kamuoyunun gündeminden saatlerce kaçırılmak istendi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın talebi üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Çağlayan Adliyesi’nde yaşananların aktarılmasını önlemek için ‘yayın yasağı’ koydu; operasyonun gerçekleştirilmesinin ardından vatandaşlar gelişmelerden haberdar olabildi. ‘Halkın doğru haber alma’ hakkını keyfi kararlarla engellemeye çalışan anlayış, görevlerini yapmak isteyen meslektaşlarımıza da olay sırasında engel olmaya çalışmaktan kaçınmadı.
Olayın ardından bugün de aynı ‘yasakçı’ anlayış Savcı Kiraz’ın cenazesinde kendini gösterdi ve eşine rastlanmamış bir akreditasyon uyguladı. Yayın politikaları birbirine benzemeyen pek çok gazete ve televizyonun muhabir ve kameramanı, ilk kez bir cenaze törenine alınmadı. Uygulamanın gerekçesi ise ‘Başbakanlık talimatı’ olarak gösterildi.
İnsanlarını meydanlarda öldürmekten kaçınmayan, hesap vermekten kaçan AKP hükümetlerinin anlayışı, toplumu acı bir olayda bile bölmekten geri durmuyor. Şu çok iyi bilinmelidir ki gerçeklerin kötü bir huyu vardır, görülmesi istenmeyen her gerçek birgün mutlaka ortaya çıkar ve biz gazeteciler de ne kadar ülkeyi karartmaya çalışsanız da o gerçekleri halka duyurma kararlılığını sürdüreceğiz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği