Çağdaş Gazeteciler Derneği’nden Başbakan’a yanıt:
“Basın ve ifade özgürlüğüne saygılı olun”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Partisinin grup toplantısında Suriye ile ilgili konuşurken yine alışkanlık haline getirdiği üzere kendisinden yana saf tutmayan gazetecilere hak etmedikleri ağır sözler söyledi.
“Kalemlerini satanlar, biz kimsenin taşeronu değiliz” gibi değerlendirmelerle kendisini savunmaya girişti.
Başbakan unutmasın ki, gazete, televizyon, gazeteci satın almada, satmada, yok etmede, yandaş basın oluşturmada, beğenmediklerini cezaevlerine doldurmada, sonra bunları terörist ilan etmede kimse iktidarın eline su dökemez, bu konuda kendileri oldukça usta olduklarını uygulamalarıyla kanıtlamışlardır.
Çağımızda ülke yöneticileri, başbakanlar basın, düşünce, ifade özgürlüğüne, yazarlarına, aydınlarına saygılı olmakla yükümlüdürler. Bu ilke bizim ülkemiz ve bizim başbakanımız için de geçerlidir.
Uluslararası ilişkilerde, iktidar olarak ülke yönetimindeki iradesini emperyalist ülkelere teslim edenlere, onların denetiminde hareket edenlere taşeron adı verilir. Taşeron sözünden rahatsız olanların yapacağı şey, taşeronluktan uzak durmaktır, tutumunu gözden geçirmektir. Taşeronluk ayıp olarak görülüyorsa, yapılacak şey taşeron olmamaktır.
Başbakan ayrıca, Hz. Ali’nin “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünü hatırlatıyor. Haksızlık, hukuksuzluk karşısında konuşanlar, sizin iktidarınızda cezaevlerindedir, görevlerinden, köşelerinden alınmışlardır ve mahkeme koridorlarında sıraya girmiş durumdadırlar. Dilsiz şeytan konumunda olanlar, iktidarın yandaşı olmayı içlerine sindiren sahte gazeteci, yazarlardır. Onlar da sizin yakınınızdadır. Bunlar kalemlerini iktidara satmış olanlardır.
Ülke içinde barışı, huzuru sağlayamayanlar, uluslararası alanda barışçı olamazlar, saldırgan duruma düşerler. Kendisine muhalif olan gazeteci, yazar ve aydınları, öğrencileri cezaevlerinde tutan, faşist yasaları ve darbe dönemlerinin mahkemelerini gündemde tutan, ülkede terör estirenler yönetimler uluslararası ilişkilerde ciddiye alınmazlar, ancak taşeronlukla adlandırılırlar.”