Sayın Başbakan,
Bilindiği gibi 24 Temmuz, her yıl basında sansürün kaldırılışının(1908) yıldönümü nedeniyle Basın Bayramı olarak anılır.
Yine bilinmektedir ki, Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğü oldum olası baskı altında tutulmakta, sürekli kısıtlamalara maruz kalmaktadır
İktidarınız döneminde de basın,yayın ve düşünce yaşamı aynı olumsuzlukları katmerli olarak yaşamaktadır.
Enflasyonun düşürülmesinde, kalkınma hızı ve ekonomik yapının güçlendirilmesinde, Avrupa Birliği’ne giriş sürecindeki çabalardan hep öğünerek söz eden Zat-ı Aliniz ve hükümetinizin sözcüleri, iş düşünce ve basın özgürlüğüne gelince sessizliğe bürünmektesiniz, ya da basını suçlayarak “istediklerinizi, bildiklerimi açıklarım” diyerek tehdit ve şantaj yoluna başvurmaktasınız. Nedense bildiklerinizi açıklamıyorsunuz.
Düşüncenin serbest dolaşımının olmadığı yerde sermayenin, hür teşebbüsün dolaşım özgürlüğü toplumsal huzur ve barış için yetmez.
İktidarınızın çıkardığı Terörle Mücadele Yasası ile terör bahana edilerek basın ve yayın yaşamına ağır cezalar getirildi. Elif Şafak, Hrant Dink, Perihan Mağden, İlhan Selçuk, Murat Yetkin, İsmet Berkan, Musa Ağacık, Erbil Tuşalp son aylarda yazdıkları yazılar nedeniyle haklarında dava açılan isimlerden sadece bazıları. Terörle Mücadele Yasası’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle bu sayının daha da artacağı beklenmektedir.
İktidarınız döneminde TRT kadroları altüst edildi; yoğun bir şekilde görevden alma, sürgüne gönderme, iktidara yakın olanların üst görevlere yarışı yaşandı. Bu anlayış yayınların niteliğinde de kendini gösterdi. TV’lerde adeta dini ayinlere dönüşen dini yayınlar artırıldı.
Milli Eğitim Bakanı, zorunlu din eğitiminin kaldırılmasını isteyen bazı yasal kuruluşlara “Ben Müslüman değilim diye dilekçe veren din dersine girmez” gibi son derece sığ, çağdaş olmayan, alaycı yanıtlar verdi.
Oysa iş dilekçe vermeye gelirse, “ Ben Müslüman’ım çocuğumun din dersine girmesini istiyorum” şeklinde dilekçe verme uygulaması getirin, Türkiye’de Müslüman oranının bir anda yüzde 40’lara düşeceğini tahmin edebilirsiniz. Çünkü ülkemizde bir yere dilekçe vermek kırtasiyeciliktir ve her zaman bir yük olarak görülür.
Sayın Başbakan,
Özetle Türkiye’de düşünce, basın, yaratma özgürlüğü iktidarınız döneminde çok ağır darbe almıştır.
Bu durum savunduğunuzu ileri sürdüğünüz Avrupa Birliği ilkelerine aykırıdır.
Bunun düzeltilmesi için ilk aşamada Terörle Mücadele Yasası’ndaki düşünce ve basın özgürlüğü ile ilgili getirilen kısıtlamalar ile TCK’nın 301. maddesinin kaldırılmasını,
Bu arada Adalet Bakanlığı’nın bir genelge yayınlayarak, savcıların ve yargıçların söz konusu maddelerle ilgili karar verirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarını, gerekçelerini dikkate alarak değerlendirme yapmaları konusunda açılımda bulunmasını dilemekteyiz.
Uluslararası camiada şaibe altında olan El Kadı’ya gösterdiğiniz güven ve kefaletin, her türlü eleştiriye karşın çoğunlukla yurtsever kalabilen düşünce ve basın dünyamızdan esirgenmemesini arzu etmekteyiz.
Saygılarımızla.
Ahmet ABAKAY
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı