Çatışmalı bölgelerde gazetecilik yapmak, mesleğin en zor yanlarından biridir. Bu bölgelerde çatışmanın her iki tarafının da hedefi haline gelen gazeteciler, hayatları pahasına halkın haber alma hakkı için çalışmaktadır.
Bölgede çalışan bütün meslektaşlarımız gibi Tunceli’de çalışan gazeteciler de büyük zorluklarla baş etmek zorunda kalmaktadır. Bir yandan devlet yetkililerinin sürekli baskısı ve şüphesi altındayken diğer yandan haber kaynaklarının kıtlığı sorununu aşmaya çalışmaktadır.
Bunlara bir de bölgenin genel yapısı nedeniyle hayati riskler eklenmektedir.
Bu şartlarda çalışan gazeteciler haber yaptıklarında başlarına ne geleceğini tahmin edemezken üstüne bir de “hedef gösterilmeleri” endişe yaratmaktadır.
Tunceli’de 4 Eylül günü yaşanan çatışmaları haberleştiren meslektaşlarımıza yönelik ifadeler resmen hedef göstermedir.
Görece küçük bir kentte şehir içinde yaşanan çatışma noktasına hemen varılabilirken gazetecilerin çatışmayı görüntülemesini çatışmadan önceden haberdar olmalarına bağlayanlar, gerçeğin saklanmasına çalışmaktadır. Üstelik bunu yaparken de gazetecileri hedef göstermektedir.
Gerçek şudur ki Türkiye’de bir savaşın eşiğine hızla gelinmektedir ve pek çok kentte bu durum fiili olarak da yaşanmaktadır.
Türkiye’nin “90’lı yıllara” döndüğü değerlendirmeleri yapılmaktadır. Bizler o yılları faili meçhul gazeteci suikastları, yargısız infazlar ve devletin gazeteciler üzerindeki inanılmaz baskısıyla hatırlıyoruz. Meslektaşlarımız üzerindeki devlet baskısı her geçen gün artarken üzerine bir de ve üstelik bazı meslektaşları ve gazeteler tarafından hedef gösterilmeleri kabul edilemez.
Aydınlık ve Takvim gazetelerindeki kimi yazı ve haberlerde bu tür ifadelerin olması, oradaki meslektaşlarımızın maruz kaldığı tehditleri ve üzerlerinde taşıdıkları riskleri artırmaktadır.
Bazı sosyal medya hesaplarınca da hedef haline getirilen gazeteciler devlet yetkililerinin de gizli ve açık tehditleriyle karşılaşmaktadır.
Bu tür yayınlar savaş kışkırtıcılığı ve mesleğimiz açısından da utanç vesilesidir.
ÇGD olarak Tunceli’de ve diğer çatışmalı bölgelerde gazetecilik yapan meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha duyururuz.
Gazetecilerin görevi gerçeğin açığa çıkmasına çalışan meslektaşlarına destek vermek, devletin görevi de gazetecilerin güvenliğini sağlamaktır, tersi değil.
Tunceli’deki son örnekte, meslektaşlarımızla, hukuki destek başta olmak üzere her tür dayanışma içinde olacağımızı ilan ediyor ve gazetecileri hedef gösteren ve tehdit edenleri, kendilerine gelmeleri konusunda uyarıyoruz.
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ GENEL YÖNETİM KURULU