Ortadoğu’yu yakıp yıkan, gencecik hayatları soldurup, çocukların canına kıyan kirli savaş, birilerinin iktidar hırsı uğruna Türkiye’ye de sıçradı. Yıllarca “barış süreci”, “çözüm süreci” adıyla halka umut dağıtan AKP iktidarı, tek başına hükümet özelliğini kaybedince, barıştan anladığının ne olduğunu da göstermiş oldu. Bu şartlarda, günden güne büyüyen çatışma ortamında namluların gazetecilere dönmeye başladığını ise endişeyle gözlemliyoruz.
12 Ağustos 2015 tarihinde Mardin’in Nusaybin ilçesinde yaşanan çatışmada yaralanan polisin hastaneye getirilişi sırasında görüntü almaya çalışan gazetecilere özel harekât polisleri saldırmış, gazetecilere hakaretler savurarak havaya ateş açıp ve darp ederek hastane bahçesinden uzaklaştırmaya çalışan polis, görevi başındaki iki gazeteciyi yaralamıştır.
Bundan iki gün sonra, 14 Ağustos 2015 tarihinde, Tunceli Pülümür ilçesinde Jandarma Asayiş Bölük Komutanlığı önünde bomba patlatılmasının ardından olay yerine haber takibine giden gazetecilere askerler tarafından ateş açılmış kamera kayıtlarına da yansıyan askerlerin ateş açması sonucu meslektaşlarımız ölümden dönmüştür.
İstanbul Sultanbeyli’de yaşanan çatışmada da gazeteciler ateş altında kalmış, İHA Kameramanı Alper Korkmaz’ın kamerasına kurşun isabet etmiş, meslektaşımız hayati tehlike atlatmıştır.
Dünyanın neresinde olursa olsun savaşlarda gazetecilerin, kimi zaman umursamazca kimi zaman da kasten, acımasızca katledildiğine defalarca tanık olduk. Yakın zamanda Suriye’de birçok meslektaşımız vuruldu, kaçırıldı, boğazı kesilerek öldürüldü. Savaşın gazetecilere yansıyan vahşeti Türkiye sınırları içinde de kendini göstermeye başlamıştır.
90’lı yıllarda meslektaşlarımızın çatışma bölgelerinde yaşamını yitirdiğini, yaralandığını, ciddi travmalar yaşadığını tarihe not etmiştik. Ne acıdır ki o kara günleri tekrar hatırlatan şiddet sarmalına girdiğimiz bu günlerde namlular yine gazetecilere dönmeye başlamıştır.
İktidar hırsı uğruna çocukları, gençleri, halkı ve nihayetinde gazetecileri ateşe atan karar vericilere sesleniyoruz.
Sizin yürüttüğünüz kirli savaşın kurbanı olmak istemiyoruz.
Savaş ortamlarında gazetecilere saldırılması, faili kim olursa olsun bir savaş suçudur. Çatışma bölgelerinde görev yapan meslektaşlarımızın can güvenliği için kamu görevlilerinin gerekli önlemleri almasını istiyoruz. Daha da önemlisi ülkemizin bu savaş koşullarından derhal çıkarak barış, dostluk ve huzur içinde bir yaşama kavuşması için hükümeti ve ilgili tarafları sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Şiddete maruz kalan ve çatışmalarda tehlike atlatan tüm meslektaşlarımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu
Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şube Yönetim Kurulu