‘Kaçak Saray’ların demirlerle çevrili bahçeleri değil halkın meydanlarıdır son hesap yeri
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü, son yıllarda görülmemiş sansür ve baskı uygulamalarıyla kuşatılmak, kimliksizleştirilmek ve yok edilmek istenmektedir. Çetelesini tutmakta bile zorlanmaya başladığımız bu baskı uygulamalarına daha dün yeni bir tanesi eklendi. Ancak bu sansür şekli diğerlerinden bir adım daha ileri aşamada yaşandı ve doğrudan iktidarın maaşa bağladığı polis ve özel güvenlik birimlerince değil vatandaşın cebinden çıkan paralarla var olan bir cep telefonu operatörü tarafından iktidar erkine şirin gözükmek için yapıldı.
Avea Günışığı Projesi’nin tanıtıldığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katıldığı programı takip etmek isteyen CİHAN Haber Ajansı ekibi, programın yapıldığı salona alınmadı. Sarı basın kartı sahibi gazetecilerin içeri girişleri, Avea görevlileri ve programın gerçekleştirildiği Otel görevlilerince, Türkiye’de sansür ve baskıya en rahat kılıf yapılan ‘akreditasyon’ uygulaması gerekçe gösterilerek engellendi. Gazeteciler yaka paça dışarı çıkartılırken, gazeteciliğin ‘halkın doğru haber alma hakkı’ üzerine var olduğundan bihaber, daha doğrusu bu hakka kör Avea görevlilerince meslektaşlarımız ‘şov’ yapmakla suçlandı.
‘Kaçak Saray’larda, başta Başbakanlık ve bakanlıklar olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında yıllardır sol ve sosyalist, genel olarak da muhalif basına yönelik karşılaştığımız sansür uygulamaları, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesindeki yasağın ardından özel işletme statüsündeki otel ve kurumlarda da uygulanır hale gelmiş oldu.
AKP iktidarının varlığını dayadığı ‘sansür’ uygulamalarına karşı artık şaşkınlık yaşamıyoruz ancak bu uygulamalara karşı basın emekçilerinin mücadelesinin hem mesleğimizin hem de özgür bir toplumun direnme hakkı olduğunu yineliyoruz. Avea’yı da takındığı tutum nedeniyle kınıyor, en hafif deyimle ‘kraldan çok kralcılık’ yapmalarının kendilerine bir fayda sağlamayacağını hatırlatarak, yetkililerini, zaman geçmeden ‘halkın haber alma hakkı’ çerçevesinde görev yapan meslektaşlarımızdan ve mesleğimizden ‘özür’ dilemeye çağırıyoruz. Halkın cebinden çıkan paralarla milyon dolarlık bütçeler kuran bu anlayıştaki şirketlere, son hesap yerinin ‘Kaçak sarayların demirlerle çevrili bahçeleri değil halkın meydanları’ olduğunu da anımsatıyoruz.
ÇGD Genel Merkez Yönetim Kurulu
ÇGD Ankara Şube Yönetim Kurulu